Bir gün Kam Gan oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Şami otağını yer yüzüne diktirmişti. Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti.
Dede Korkut Destanları…
(Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı)
Bir
gün Kam Gan oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Şami otağını yer yüzüne
diktirmişti. Alaca gölgeliği gök yüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı
döşenmişti. Hanlar hanı Bayındır yılda bir kerre ziyafet verip Oğuz beylerini
misafir ederdi. Gene ziyafet tertip edip attan aygır, deveden erkek deve,
koyundan koç kestirmişti. Bir yere ak otağ, bir yere kızıl otağ, bir yere kara
otağ kurdurmuştu. Kimin ki oğlu kızı yok, kara otağa kondurun, kara keçe altına
döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne getirin, yerse yesin, yemezse kalksın
gitsin demiştir. Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa kondurun, oğlu kızı
olmayana Allah Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz, belli bilsin demiş
idi.
Oğuz beyleri bir bir gelip toplanmağa başladı. Meğer Dirse Han
derlerdi bir beyin oğlu kızı yok idi. Söylemiş, görelim hanım ne
söylemiş:
Serin serin tan yelleri estiğinde
Sakallı boza çalan çayır
kuşu öttüğünde
Sakalı uzun müezzin ezan okuduğunda
Büyük cins atlar
sahibini görüp homurdandığında
Aklı karalı seçilen çağda
Göğsü güzel koca
dağlara gün vuranca
Bey yiğitlerin kahramanların birbirine koyulduğu
çağda sabahın ilk aydınlığında Dirse Han kalkarak yerinden doğrulup, kırk
yiğidini beraberine alıp Bayındır Han’ın sohbetine geliyordu. Bayındır Han‘ın
yiğitleri Dirse Han’ı karşıladılar. Getirip kara otağa kondurdular. Kara keçe,
altına döşediler. Kara koyun yahnisinden önüne getirdiler. Bayındır Han’dan
buyruk böyledir hanım, dediler.
Dirse Han der: Bayındır Han benim ne
eksikliğimi gördü, kılıcımdan mı gördü. soframdan mı gördü, benden aşağı
kimseleri ak otağa, kızıl otağa kondurdu, benim suçum ne oldu ki kara otağa
kondurdu dedi.
Dediler: Hanım, bugün Bayındır Han’dan buyruk şöyledir ki
oğlu kızı olmayana Tanrı Taala beddua etmiştir, biz de beddua ederiz demiştir
dediler.Dirse Han yerinden kalktı, der: Kalkarak yiğitlerim yerinizden doğrulun,
bu garaip bana ya bendendir ya hatundandır dedi. Dirse Han evine geldi. Çağırıp
hatununa söyler, görelim ne söyler: Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları,
Türkoloji, Dilimiz, Türk Destanları
Deyiş Der:
Beri gel başımın
bahtı evimin tahtı
Evden çıkıp yürüyünce servi boylum
Topuğunda sarmaşınca
kara saçlım
Kurulu yaya benzer çatma kaşlım
Çift badem sığmayan dar
ağızlım
Kavunum yemişim düvleğim
Görüyor musun neler oldu
Kalkarak
Han Bayındır yerinden doğrulmuş, bir yere ak otağ, bir yere kızıl otağ, bir yere
kara otağ diktirmiş, oğulluyu ak otağa, kızlıyı kızıl otağa, oğlu kızı olmayanı
kara otağa kondurun, kara keçe altına döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne
getirin, yerse yesin, yemezse kalksın gitsin, onun ki oğlu kızı olmaya Tanrı
Taala ona beddua etmiştir, biz de beddua ederiz demiş. Ben varınca gelerek
karşıladılar kara otağa kondurdular, kara keçe altıma döşediler, kara koyun
yahnisinden önüme getirdiler, oğlu kızı olmayana Tanrı Taala beddua etmiştir,
biz de beddua ederiz, belli bil dediler: Senden midir, benden midir, Tanrı Taala
bize bir topaç gibi oğul vermez nedendir, dedi, söyledi:
Der:
Han
kızı yerimden kalkayım mı
Yakan ile boğazından tutayım mı
Kaba ökçemin
altına atayım mı
Kara çelik öz kılıcımı elime alayım mı
Öz gövdenden
başını keseyim mi
Can tatlılığını sana bildireyim mi
Alca kanını yer
yüzüne dökeyim mi
Han kızı sebebi nedir söyle bana
Müthiş gazap ederim
şimdi sana
dedi.
Dirse Han’ın hatunu söylemiş, görelim ne
söylemiş. Der: Hey Dirse Han, bana gazap etme, incinip acı sözler söyleme,
yerinden kalk, alaca çadırını yer yüzüne diktir, attan aygır, deveden erkek
deve, koyundan koç keş, İç Oğuz’un Dış Oğuz’un beylerini basma topla, aç görsen
doyur, çıklak görsen donat, borçluyu borcundan kurlar, tepe gibi et yığ, göl
gibi kımız sağdır, büyük ziyafet ver, dilek dile, olur ki bir ağzı dualının
hayır duası ile Tanrı bize bir topaç gibi çocuk verir, dedi.
Dirse
Han dişi ehlinin sözü ile büyük bir ziyafet verdi, dilek diledi. Attan aygır,
deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. İç Oğuz, Dış Oğuz beylerini basma
topladı. Aç görse doyurdu. Çıplak görse donattı. Borçluyu borcundan
kurtardı.
Tepe gibi et yığdı, göl gibi kımız sağdırdı. El kaldırdılar,
dilek dilediler. Bir ağzı dualının hayır duası ile Allah Taala bir çocuk verdi.
Hatunu hamile oldu. Bir nice müddetten sonra bir oğlan doğurdu. Oğlancığım
dadılara verdi, baktırdı. At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Her kemikli
gelişir, kaburgalı büyür. Oğlan on beş yasma girdi. Oğlanın babası Bayındır
Han’ın ordusuna karıştı.
Meğer hanım. Bayındır Han’ın bir boğası var idi,
bir de erkek devesi var idi. O boğa sert tasa boynuz vursa un gibi öğütürdü. Bir
yazın bir güzün boğa ile erkek deveyi savaştırırlardı. Bayındır Han kudretli
Oğuz beyleri île temaşa ederdi. seyreder eğlenirdi. Meğer sultanım, gene yazın
boğayı saraydan çıkardılar. Üç kişi sağ yanından, üç kişi sol yanından demir
zincir île boğayı tutmuşlardı. Gelip meydanın ortasında koyu verdiler. Meğer
sultanım, Dirse Han’ın oğlancığı üç de kabile çocuğu meydanda aşık oynuyorlardı.
Boğayı koyu verdiler; oğlancıklara koç dediler. O üç oğlan kaçtı.
Dirse
Han’ın oğlancığı kaçmadı. ok meydanın ortasında baktı durdu. Boğa da oğlana
sürdü geldi. Diledi ki oğlanı helak kılsın. Oğlan yumruğu ile boğanın alnına
kıyasıya tutup vurdu. Boğa geri geri gitti. Boğa oğlana sürdü tekrar geldi.
Oğlan yine boğanın alnına yumruğu île sert vurdu. Oğlan bu sefer boğanın alnına
yumruğunu dayadı, sürdü meydanın basma çıkardı. Boğa ile oğlan bir hamle
çekiştiler. İki kürek kemiğinin üstüne boğanın köpük bağlandı. Ne oğlan yener,
ne boğa yener. Oğlan fikreyledi, der: Bir dama direk vururlar, o dama destek
olur, ben bunun alnına niye destek oluyorum duruyorum dedi. Oğlan boğanın
alnından yumruğunu giderdi, yolundan sövüldü.

Boğa
ayak üstünde duramadı, düştü tepesinin üstüne yikıldı Oğlan bıçağına el attı.
boğanın basını kesti. Oğuz beyleri gelip oğlanın basma toplandılar, aferin
dediler. Dedem Korkut gelsin, bu oğlana ad koysun, beraberine alıp babasına
varsın, babasından oğlana beylik istesin, taht alı versin dediler. Çağırdılar.
Dedem Korkut gelir oldu. Türkçe, Edebiyat, Dede Korkut Destanları, Türkoloji,
Dilimiz, Türk Destanları
Oğlanı alıp babasına vardı. Dede Korkut
oğlanın babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:
Der:
Hey
Dirse Han beylik ver bu oğlana
Taht ver erdemlidir
Boynu uzun büyük cins
at ver bu oğlana
Biner olsun hünerlidir
Ağıllardan on bin koyun ver bu
oğlana
Etlik olsun hünerlidir
Develerden kızıl deve ver bu oğlana
Yük
taşıyıcı olsun hünerlidir
Altın başlı otağ ver bu oğlana
Gölge olsun
erdemlidir
Omuzu kuşlu cübbe elbise ver bu oğlana.
Giyer olsun
hünerlidir.
Bayındır Han’ın ak meydanında bu oğlan cenk etmiştir, bir
boğa öldürmüş senin oğlun, adı Boğaç olsun, adını ben verdim yaşını Allah versin
dedi. Dirse Han oğlana beylik verdi, taht verdi. Oğlan tahta çıktı, babasının
kırk yiğidini anmaz oldu.
O kırk yiğit haset eylediler, birbirine
söylediler : Gelin oğlanı babasına çekiştirelim. olur ki öldürür, gene bizim
izzetimiz hürmetimiz onun babasının yanında hoş olur, ziyade olur dediler. Vardı
bu kırk yiğidin yirmisi bir yana. yirmisi de bir yana oldu. Önce yirmisi vardı,
Dirse Han’a şu haberi getirdi, der: Görüyor musun Dirse Han neler oldu, murada
maksuda ermesin, senin oğlun kötü çıktı hayırsız çıktı, kırk yiğidini yanına
aldı, kudretli Oğuz’un üstüne yürüyüş etti, nerede güzel ortaya çıktı ise çekip
aldı, ak sakallı ihtiyarın ağzına sövdü, ak bürçekli kadının sütunu çekti, akan
duru sulardan haber geçer, çapraz yatan Ala Dağ’dan haber aşar, hanlar hanı
Bayındır’a haber varır, Dirse Han’ın oğlu böyle görülmemiş şey yapmış derler,
gezdiğinden öldüğün daha iyi olur.
Bayındır Han seni çağırır, sana müthiş
gazap eyler, böyle oğul senin nene gerek, böyle oğul olmaktan olmamak daha
iyidir, öldürsene dediler. Dirse Han varın getirin, öldüreyim, dedi. Böyle
deyince hanım, o namertlerin yirmisi daha çıka geldi ve bir dedikodu onlar da
getirdiler. Der: Kalkarak Dirse Han senin oğlun yerinden doğruldu, göğsü güzel
koca dağa ava çıktı, sen var iken av avladı kuş kuşladı, anasının yanma alıp
geldi, al şarabın keskininden aldı içti. anası ile sohbet eyledi, babasına kast
eyledi, senin oğlun kötü çıktı hayırsız çıktı, çapraz yatan Ala Dağ’dan haber
geçer, hanlar hanı Bayındır’a haber varır, Dirse Han’ın oğlu böyle görülmemişşey
yapmış derler, seni çağırtırlar, Bayındır Han’ın katında sana gazap olur, böyle
oğul nene gerek, öldürsene dediler.
Dirse Han der: Varın getirin
öldüreyim, böyle oğul bana gerekmez, dedi. Dirse Han’ın hizmetkarları der: Biz
senin oğlunu nasıl getirelim, senin oğlun bizim sözümüzü dinlemez, bizim
sözümüzle gelmez, kalkıp yerinden doğrul, yiğitlerini okşa beraberine al, oğluna
uğra, yanına alıp ava çık, kuş uçurup av avlayıp oğlunu oklayıp öldürmeğe bak,
eğer böyle öldürmezsen bir türlü daha öldüremezsin, belli bil
dediler.
Deyiş:
Serin serin tan yelleri estiğinde
Sakallı boza
çalan çayır kuşu öttüğünde
Büyük cins atlar sahibim görüp
homurdandığında
Sakalı uzun müezzin ezan okuduğunda
Aklı karalı seçilen
çağda
Kudretli Oğuzun gelininin kızının bezendiği çağda
Göğsü güzel koca
dağlara gün vurunca
Bey yiğitlerin kahramanların birbirine koyulduğu
çağda
sabahın ilk aydınlığında …
Dirse Han yerinden kalktı.
Oğlancığını yanına alıp kırk yiğidi beraberine aldı, ava çıktı. Av avladılar,
kuş kuşladılar. O kırk namerdin bir kaçı oğlanın yanına geldi, der: Baban dedi
geyikleri kovalasın getirsin benim önümde tepelesin, oğlumun at koşturuşunu,
kılıç çalışını, ok atışını göreyim, sevineyim, kıvanayım, güveneyim dedi,
dediler.
Oğlandır ne bilsin, geyiği kovalıyordu,
getiriyordu. babasının önünde vuruyordu. Babam at koşturuşuma baksın kıvansın,
ok atışıma baksın güvensin, kılıç çalışıma baksın sevinsin diyordu. O kırk
namertler derler: Dirse Han, görüyor musun oğlanı, kırda bayırda geyiği
kovalıyor senin önüne getiriyor, geyiğe atarken ok ile seni vurup öldürecek,
oğlun seni öldürmeden sen oğlunu öldürmeğe bak dediler. Oğlan geyiği kovalarken
babasının önünden gelip gidiyordu. Dirse Han Korkut sinirli sert yayını eline
aldı.
Üzengiye kalkıp kuvvetle çekti, doğrultup attı, oğlanı iki
küreğinin arasından vurup çaktı, yıktı. Ok isabet etti, alca kanı fışkırdı koynu
doldu, büyük cins atının boynunu kucakladı yere düştü. Dirse Han istedi ki
oğlancığının üstüne gürleyip düştü. O kırk namert bırakmadı. Atının dizginim
döndürdü, yurduna gelir oldu. Dirse Han’ın hatunu oğlancığınım ilk avıdır diye
attan aygır, deveden erkek deve, koyundan koç kestirdi. Oğuz beylerine ziyafet
vereyim dedi. Toparlanıp yerinden kalktı, kırk ince kızı beraberine aldı, Dirse
Han’a karşı vardı.
Başını kaldırdı Dirse Han’ın yüzüne baktı. Sağ ile
soluna göz gezdirdi, oğlancığını görmedi. Kara bağrı sarsıldı, bütün yüreği
oynadı, kara süzme gözleri kan yaş doldu.
Çağırıp Dirse Han’a söyler,
görelim hanım ne söyler:
Beri gel basımın bahtı evimin tahtı
Han
babamın güveyisi
Kadın anamın sevgisi
Babamın anamın verdiği
Göz açıp
da gördüğüm
Gönül verip sevdiğim
A Dirse Han
Kalkarak yerinden
doğruldun
Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin
Göğsü güzel koca dağa ava
çıktın
İki vardın bir geliyorsun yavrum hani
Karanlık gecede bulduğun oğul
hani
Çıksın benim görür gözüm a Dirse Han yaman seğriyor
Keşlisin oğlanın
emdiği süt damarım yaman sızlıyor
San yılan sokmadan akça temin kalkıp
şişiyor
Yalnızca oğul görünmüyor bağrım yanıyor
Kuru kuru çaylara su
saldım
Kara elbiseli dervişlere adaklar verdim
Aç görsem doyurdum çıplak
görsem donattım
Tepe gibi et yığdım göl gibi kımız sağdırdım
Dilek ile bir
oğul zorla buldum
Yalnız oğul haberini a Dirse Han söyle bana
Karşı yatan
Ala Dağdan bir oğul uçurdunsa söyle bana
Taşkın akan koşan sudan bir oğul
akıttınsa söyle bana
Aslan ile kaplana bir oğul yedirdinse söyle bana
Kara
giyimli azgın dinli kafirlere bir oğul aldırdınsa söyle
bana
Han babamın
katına ben varayım
Ağır hazine bol asker alayım
Azgın dinli kafire ben
varayım
Paralanıp cins atımdan inmeyince
Yenim ile alca kanımı
silmeyince
Kol but olup yer üstüne düşmeyince
Yalnız oğul yollarından
dönmeyeyim
Yalnız oğul haberini a Dirse Han söyle bana
Kara başım kurban
olsun bugün sana
dedi. feryat figan eyledi ağladı. Böyle deyince Dirse
Han hatununa cevap vermedi, o kırk namert karşı geldi, der: Oğlun sağdır
esendir, avdadır, bugün yarın nerde ise gelir, korkma kaygılanma, bey sarhoştur
cevap veremez dediler.
Dirse Han’ın hatunu çekildi geri döndü.
Dayanamadı, kırk ince kızı beraberine aldı. büyük cins ata binip oğlancığım
aramağa gitti. Kışta yazda karı buzu erimeyen Kazılı Dağına geldi çıktı.
Alçaktan yüce yerlere koşturup çıktı. Baktı gördü bir derenin içine karga kuzgun
iner çıkar, konar kalkar.
Büyük cins atını ökçeledi, o tarata yürüdü.
Meğer sultanım, oğlan orada yıkılmıştı. Karga kuzgun kan görüp oğlanın üstüne
konmak isterdi. Oğlanın iki köpekceğîzi var idi. kargayı kuzgunu kovalardı,
kondurmazdı. Oğlan orada yıkılınca boz atlı Hızır oğlana hazır oldu. üç defa
yarasını eli île sıvazladı, sana bu yaradan korkma oğlan ölüm yoktur, dağ çiçeği
ananın sütü ile senin yarana merhemdir dedi, kayboldu.
Oğlanın anası
oğlanın üstüne koşturup çıka geldi. Baktı gördü oğlancığı alca kana bulanmış
yatıyor. Çağırarak oğlancığına söyler, görelim hanım ne
söyler:
Der:
Kara süzme gözlerim uyku bürümüş aç artık
On iki
kemikçiğin harap olmuş topla artık
Tanrının verdiği tatlı canın seyranda imiş
yakala artık
Öz gövdende canın var ise oğul haber bana
Kara başım kurban
olsun oğul sana
Akar senin suların Kazılık Dağı
Akar iken akmaz
olsun
Biter senin otların Kazılık Dağı
Biter iken bitmez olsun
Koşar
senin geyiklerin Kazılık Dağı
Koşar iken koşmaz olsun taş keşlisin
Ne
bileyim oğul arslandan mı oldu
Yoksa kaplandan mı oldu ne bileyim oğul
Bu
kazalar sana nereden geldi
O gövdende canın var ise oğul haber bana
Kara
başım kurban olsun oğul sana
Ağız diden bir kaç kelime haber
bana
dedi. Böyle diyince oğlanın kulağına ses geldi. Başını kaldırdı,
ansızın gözünü açtı anasının yüzüne baktı. Söylemiş, görelim hanım ne
söylemiş:
Der:
Beri gel ak sütunu emdiğim kadınım ana
Ak
bürçekli izzetli canım ana
Akanlardan sularına beddua etme
Kazılık Dağının
günahı yoktur
Bitenlerden otlarına. beddua etme
Kazılık Dağının suçu
yoktur
Koşan geyiklerine beddua etme
Kazlık Dağının günahı
yoktur
Arslan ile kaplanma beddua etme
Kazılık Dağının suçu
yoktur
Beddua edersen babama et
Bu suç bu günah babamdandır
dedi.
Oğlan yine der: Ana ağlama, bana bu yaradan ölüm yoktur korkma, boz atlı Hızır
bana geldi, üç kerre yaramı sıvazladı, bu yaradan sana Ölüm yoktur, dağ çiçeği,
ananın sütü sana merhemdir dedi. Böyle diyince kırk ince kız yayıldılar, dağ
çiçeği topladılar. Oğlanın anası memesin! bir sıktı sütü gelmedi. iki sıktı sütü
gelmedi, üçüncüde kendisini zorladı, iyice doldu, sıktı süt ile kan karışık
geldi. Dağ çiçeği ile sütü oğlanın yaraşma sürdüler. Oğlanı ata bindirdiler,
alarak yurduna gittiler. Oğlanı hekimlere emanet edip Dirse Han’dan sakladılar.
At ayağı çabuk, ozan dili çevik olur. Hanım, oğlanın kırk günde yarası iyileşti,
sapa sağlam oldu.
Oğlan ata biner kılıç kuşanır oldu, av avlar kuş kuşlar
oldu. Dirse Han’ın haberi yok, oğlancığını öldü biliyor. O kırk namertler bunu
duydular, ne eyleyelim diye konuştular. Dirse Han eğer oğlancığını görürse,
bırakmaz bizi hep öldürür dediler. Gelin Dirse Han’ı tutalım, ok ellerini
ardınabağlayalım, kıl sicim ok boynuna takalım, alıp kafir ellerine yönelelim
diyerek. Dirse Han’ı tuttular. Ak ellerini ardına bağladılar, kıl sicim boynuna
taktılar, ok etinden kan çıkıncaya kadar dövdüler.
Dirse Han yayan,
bunlar atlı yürüdüler, alıp kanlı kafir ellerine yöneldiler. Dirse Han esir oldu
gider. Dirse Han’ın esir olduğundan Oğuz beylerinin haberi yok. Meğer sultanım,
Dirse Han’ın hatunu bunu duymuş. Oğlancığına karşı varıp söylemiş, görelim hanım
ne söylemiş:
Der:
Görüyor musun ay oğul neler oldu
Sarp
kayalar oynamadı yer oyuldu
yurtta düşman yok iken senin babanın üstüne
düşman geldi, o kırk namertler babanın arkadaşları baban; tuttular, ak ellerini
ardına bağladılar, kıl sicim ek boynuna taktılar, kendileri atlı babanı yayan
yürüttüler, alıp kanlı kafir ellerine yöneldiler, hanım oğul kalkarak yerinden
doğrul, kırk yiğidim beraberine al, babanı o kırk namertten kurtar. yürü oğul.
baban sona kıydı ise sen babana kıyma, dedi.
Oğlan anasının sözünü
kırmadı. Boğaç Bey yerinden kalktı, kora çelik öz kılıcını beline kuşandı, ok
kirişli sert yayını eline aldı, altın mızrağını koluna aldı, büyük cins atını
tutturdu sıçrayıp bindi, kırk yiğidini beraberine aldı, babasının ardınca
koşturup gitti. O namertler de bir yerde konmuşlardı, al şarabın keskininden
içiyorlardı. Boğaç Han sürüp yetişti. O kırk namert de bunu gördüler. Dediler:
Gelin varalım şu yiğidi tutup getirelim, ikisini bir arada kafire yetiştirelim
dediler. Dirse Han der: Kırk yoldaşım aman Tanrının birliğine oktur güman benim
elimi çözün, kolca kopuzumu elime verin, o yiğidi döndüreyim, ister beni öldürün
ister diriltin, bırakı verin dedi. Elini çözdüler, kolca kopuzunu eline
verdiler. Dirse Han oğlancığı olduğunu bilmedi, karşı geldi.
Söyle,
görelim hanım ne söyler :
Der:
Boynu uzun büyük cins atlar gider
ise benim gider
Senin de içinde bineğin var ise söyle bana
Savaşmadan
vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ağıllardan on bin koyun gider ise benim
gider
Senin de içinde etliğin var ise söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı
vereyim dön geri
Develerden kızıl deve gider ise benim gider
Senin de
içinde yük taşıyıcın var ise söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön
geri
Altın başlı otağlar gider ise benim gider
Senin de içinde odan var
ise yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ak yüzlü
ela gözlü gelinler gider ise benim gider
Senin de içinde nişanlın var ise
yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan alı vereyim dön geri
Ak sakallı
ihtiyarlar gider ise benim gider
Senin de içinde ak sakallı baban var ise
yiğit söyle bana
Savaşmadan vuruşmadan kurtarayım dön geri
Benim için
geldin ise oğlancığımı öldürmüşüm
Yiğit sana günahı yok dön
geri
dedi. Oğlan burada babasına söylemiş, görelim hanım ne
söylemiş:.
Boynu uzun büyük cins atlar senin gider
Benim de içinde
bineğim var
Bırakmam12 yok kırk namerde
Develerde kızıl deve senin
gider
Benim de içinde yük taşıyıcım var
Bırakmam yok kırk
namerde
Ağıllarda on bin koyun senin gider
Benim de içinde etliğim
var
Bırakmam yok kırk namerde
Ak yüzlü ela gözlü gelin senin gider
ise
Benim de içinde nişanlım var
Bırakmam yok kırk namerde
Altın başlı
otağlar senin gider ise
Benim de içinde odam var
Bırakmam yok kırk
namerde
Ak sakallı ihtiyarlar senin gider ise
Benim de içinde bir aklı
şaşmışşuuru yitmiş ihtiyar babam var
Bırakmam yok kırk namerde
dedi.
Kırk yiğidine tülbent salladı, el eyledi. Kırk yiğit büyük cins atım oynattı,
oğlanın etrafına toplandı. Oğlan kırk yiğidini beraberine aldı, at tepti, cenk
ve savaş etti. Kiminin boynunu vurdu, kimini esir eyledi. Babasını kurtardı,
çekildi geri döndü. Dirse Han burada oğlancığının sağ olduğunu bildi. Hanlar
hanı Bayındır oğlana beylik verdi, taht verdi, dedem Korkut destan söyledi deyiş
dedi, bu Oğuznameyi düzdü koştu, böyle dedi:
Onlar da bu dünyaya geldi
geçti
Kervan gibi kondu göçtü
Onları da ecel aldı yer gizledi
Fani
dünya yine kaldı
Gelimli gidimli dünya
Son ucu ölümlü dünya
Kara
ölüm geldiğinde geçit versin. Sağlıkla, akılla devletini Hak artırsın. O övdüğüm
yüce Tanrı dost olarak medet eriştirsin.
Dua edeyim hanım: Yerli kara
dağların yıkılmasın. Gölgeli büyük ağacın kesilmesin Taşkın akan güzel suyun
kurumasın. Kanatlanın uçları kırılmasın. Koşar iken ak boz atın sendelemesin.
Vuruşunca kara çelik öz kılıcın çentilmesin. Dürtüşürken alaca mızrağın
utanmasın. Ak bürçekli ananın yeri cennet olsun. Ak sakallı babanın yeri cennet
olsun. Hakkın yandırdığı çırağın yana dursun. Kadir Tanrı seni namerde muhtaç
eylemesin hanım hey!…
boğaç han destanı özeti,dede korkut
hikayeleri,dirse han oğlu boğaç han hikayesi,boğaç han destanı nedir
dirse
han oğlu boğaç han destanı özellikleri,boğaç han hikayesi